Havlu kenarı

big50842083296444i8q591bf4

Sılaya Özlem

Her ağacının altında bin hâtıram gizlidir,
Memleket, sevgi dünyamın en gözde güzelidir,
Sıla gönlümün tahtında, biricik sevgilidir,
Sıla özlemiyle gönlüm, bir mecnûn, bir delidir.


Otuz yıldır yaşıyorum bu özlemi, hasreti,
Tutamadım, sevemedim ben diyâr-ı gurbeti,
Yaylasında mor sümbülü, süsü-püsü, ziyneti.
Ancak ayrı düşen bilir, bu değeri, kıymeti.


Her memleketten geleni hayran hayran dinlerim,
Dinlerim de iç dünyamda için için inlerim,
Kahrımdan tepeme çıkar şeytanlarım, cinlerim,
Sanki “altın”, onda geçen senelerim günlerim.


Yaz günleri yücelere salar idik koyunu,
Bir araya toplanınca başlatırdık oyunu,
Kavgasını, güreşini, düğününü, toyunu,
Kim sevmez ki, sılasını, obasını, köyünü.


Yeşil vadilerde çaylar kıvrım kıvrım kıvrılır,
Dört mevsimi berrak geçer, devir devir devrilir,
Hayalimde geçmiş yıllar harman olur savrulur,
Deli gönlüm volkan olur, yanar yanar kavrulur.


Yağmur olsam, yeşillikten süzülsem toprağına,
Kartal olsam, süzülerek konsam yüksek dağına,
Çiğ tanelerine dönsem, düşsem her yaprağına,
Balık olsam dalıp gitsem her çayın akağına.


Sılaya her varışımda titrerim heyecandan,
Gömülürüm tabiata, geçerim tenden, candan,
Bir yandan eş-dost, akraba; hava-su öbür yandan,
Baba ocağı ne alâ, elden, yaddan, yabandan.


Yapay nefeslere mahkûm, gerçek hayattan mahrum,
İki ara ve bir dere, düştüğümüz bu durum,
Nasıl medeniyet desem, haklı değil mi sorum?
Çarpık şehirden ötürü yorulur, mahvolurum.


Sun’i besinler aşımı yakıyor zehrediyor,
Yapay ilişkiler beni yıkıyor, kahrediyor,
Benliğim isyan ederek, “yuh” böyle şehre diyor,
Bu sebeple köy özlemi içimde nehrediyor.


Çeyrek asırdan fazladır görmedim baharını,
Boz bulanık sularını, alacalı karını,
Ne zaman açacak bana papatyalı bağrını,
Ölünce mi göreceğim, sılamın dîdârını?


Kabartırım kulağımı, gelen her bir habere,
Yâd ederim, hatırlarım, anlatırım çok kere,
Sığdıramam bu sevdayı, ne göklere, ne yere,
Zahir, bu özlem özümle uzanacaktır kabre.

24/11/2004
Fatih DEDE

Mekikle yapılmış havlu kenarı

01269

Regaip Kandiliniz mübarek olsun

Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun..



Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Regaib gecesinin içinde bulunduğu Recep ayında çok dua eder, namaz kılar, oruç  tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Resulullah (s.a.v)’in Receb’in ilk perşembe gününü oruçla geçirdiği ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere on iki rekât namaz kıldığı kabul edilir. Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul etmek suretiyle çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.

İdrak ettiğimiz mübarek Regaib Kandili vesilesiyle, ruhumuzu karartan kötü duygu ve düşünceleri kalplerimizden atalım. İbadetin zevkinden bizi mahrum eden nefsin kötü arzularını frenleyelim. Gönül dünyamızı bulandıran haset, kin, düşmanlık gibi kötü duygulardan temizleyelim.

REGAİP KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN

HAKİM BEĞ

Gene tehir etme üç ay öteye,
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına;
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.

Kırk yıl önce; yani babam ölünce,
Kadılıklar hâkimliğe dönünce,
Mirasçılar tarla, takım bölünce,
İrezillik beni buldu hâkim beğ.

Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git;
Bini buldu burda yediğim zılgıt.
Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!'
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.

Sekiz evlek tarla, bir geverlik su,
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.

Keşife-meşife, damgaya, harc'a
Kanımız kurudu harca da, harca..
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.

Mübaşir itekler, kâtip zavırlar;
Değişti bizde de göya devirler.
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar,
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.

Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu yordamı..
Kızma sözlerime alam kadanı,
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.

Mülkün temeliydi adalet hani?...
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp ta versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ?!

Hem davacı pişman, hem de davalı..
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
Sabret makamından çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.

ABDURRAHİM KARAKOÇ

Makina nakışı

NAKIŞ

Tığ oyası

yhloid

Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli

Adamın biri, kötü yoldan kazandığı parayla bir inek satın almış. Sonra yaptığından pişman olmuş. İyi birşey yapmak için ineği Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergahına bağışlamak istemiş. O zamanlar dergahlar aşevi görevi de görüyormuş. Gitmiş Hacı Bektaş-ı Veli’ye danışmış. Hacı Bektaş-ı Veli, “helal değil” diye ineği geri çevirmiş. Bunun üzerine Mevlana dergahına gitmiş. Mevlana hediyeyi kabul etmiş. Adam daha önce Hacı Bektaş-ı Veli’nin bu ineği kabul etmediğini söylemiş. Mevlana’ya bunun sebebini sormuş. Mevlana, “Biz bir karga isek, Haci Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden biz senin hediyeni kabul ederiz. Ama o kabul etmeyebilir” demiş.
Adam üşenmemiş kalkmış Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergahına gitmiş. Hacı Bektaş-ı Veli’ye” Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söylemiş. Bunun sebebini bir de siz açıklarmısınız? diye sormuş. Hacı Bektaş-ı Veli de şöyle söylemiş,”bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir”. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir.
Ama onun engin gönlü kirlenmez. Onun için, hediyeni kabul etmiştir.”

Birbirlerini yermeyen, kırmayan…Dostlarının sözlerini iyiye yoran, yücelten…Böylesine bilge insanlar nerede şimdi?..

Firkete yapımı





Kenar danteli

dantel

Ölüm değil amelimden





Makina nakışı

Fotoğraf-0029_Filigran

Kenar danteli

Fotoğraf-0019_Filigran

15 haziran





Kenar danteli

uc_danteli_7

tığ oyası

Fotoğraf-0008_Filigran

Uğur Arslan - Bir Ayrılığın İlk Günü 2009





Kenar danteli

uc_danteli_6

Havlu kenarı

iğne oyası_Filigran

Sehpa örtüsü

P1060703_Filigran

Ağzını yeyim senin :))